Yitik Ülke



               Ağrı kesicileri çağırırdım yardıma, başımdan gözlerimin altına akan sığ suların sıcağını hissettiğim zaman. Ağrı kesiciler, ağrılarımı kesip parçalara bölerken ben, her birine bir isim takardım; bu özlediğim çocukluğum, bu bilmediğim geleceğim, bu rahatsız ruhum, diğeri değersiz bedenim vesaire... ''Şu en büyük olanı da aşk olsun,'' derdim. Aşk olsun ki, diğerlerini gizlemek kolay olsun, aşkın parlayan alevinin gölgesinde...


            
Duygularının, ağrılarının bölünüp, parçalara ayrılmasına müsaade eden tek imparatordum yitik bir ülkede. Her bir ağrı bir ırkı temsil eder, kendine has acılar, işkenceler taşırdı bünyesinde. Ve saldırır dururlardı, bağımsızlığın verdiği acı ile bedenime. Burası yitik bir ülke çünkü yoksun. Var olsaydın eğer bir tek adı olurdu bunca şeyin. ''Sen,'' der, geçerdim; ruhumun başka boyutlara geçişinde, önüme çıkan gümrük geçitlerinde. Ve kaçak bir sıfatı olmazdı ruhumun. Ve çok daha fazlası olmazdı korkularımın. Ve çok daha fazlası olurdu arzularımın. Sen olsaydın…


...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir bakış işte...

13 Milyar Yıllık Lanet

Gücün Mavi Tarafı